İnsanın evinden uzak olması fena bir şey... Ciddiyim. Tam olarak 5 haftadır evden uzaktayız. Annemle bundan sonra yaşayacağımız evi değiştirme kararı aldık. Haliyle annem bu kararla birlikte evin içerisinde bazı küçük (!) değişikliklere gitti. Yani ben küçük sanıyordum. Sadece mutfak ve banyo olarak başlayan tadilat yer karolarının ve parkelerinin değişimiyle devam ediyor. Bir de boya-badana işleri girdi araya ki off.
Bütün bu süre içinde ağabeyimin evinde kalıyoruz. Elbette kendi evimiz kadar rahatız ama insan iki üç evi birden evi gibi kabullenemiyor anlaşılan. "Yuva" dediğimiz şey tek olmalı. Kedileri de taşıdık oraya etkilenmesinler diye. Onlar bile 1 aydır yeni evlerine alışamadılar.
Tüm eşyalarım bir yerden başka bir yere taşınıyor. Haliyle her şey dolaplardan ve çekmecelerden, saklandıkları yerlerden çıktı. Kayboluşuna üzüldüğüm eşyalar, fotoğraflar ve elbette anılar...
Mesela yatak altından tam 18 tane fare çıktı. Oyuncak elbette. An Jin San'ın çok sevdiği ve her defasında kaybetti diye yenisi aldığımız tüm fareler meğer yatağın altında topluluk halinde duruyolarmış. O fareler onun için yakut değerinde. Öyle ki 24 saat oynamak isteyebilir. Hatta diğer ikisi oynayamasın diye yemek saatinde faresini su kabının içine atıyor. Yemeğini yedikten sonra faresini patileriyle sudan çıkarıyor ve oynamaya devam ediyor. Bugün hepsi bulununca deliye döndü birden. Aceleyle hepsini bir yerlere taşıyor yine. Diğer ikisi bulup oynayamasın onun farelerini :)
Bu süreç oldukça yorucu. Bir de yerleşme faslı var ki o gözümde fena büyüyor ve bu hafta bu fasıl başlayacak. Sadece kütüphanemin kitaplarını kolilerden çıkarmak bile beni bugün fena yordu.
Evinizin değerini bilin... "Home sweet home" diyebileceğim günleri görürüm umarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder