Gerçek bir 34 bedenim ama bir blumia hastası değilim. Yiyip kusan bir ruh hastası kesinlikle değilim! Evet, blumia her şekliyle psikolojik bir hastalık. Benimki yüksek hızda çalışan genetik metabolizmamdan geliyor. Yediklerimi hızlıca yakabiliyorum. Zaman zaman yiyip yiyip kilo almamak sinir bozucu olabiliyor. Sanılanın aksine zaman zaman kilo almaya da çalışıyorum. Ama inanın, kilo almak da, vermek kadar zor.
Bildiğiniz Akdenizliyim :) Deniz, güneş, kum için ruhumu satabilirim :)
Hayvanlara bayılıyorum. Özellikle kedilere. Şu anda 3 kedim var ama hayatımdan gelip geçen çok sayıda kedim oldu. Babamın hayata veda etmeden önce bana son verdiği hediyenin kanlı canlı bir kedi olmasının bunda ne kadar rolü oldu bilmiyorum. Ama öncesinde de hayvanları sevmeyi ve onlara zarar vermemeyi öğretmişlerdi.
Özellikle çok sağlam dostlar olmalarını tek geçiyorum. Asla arkanızdan konuşmaz, asla dedikodu yapmaz, asla bir başka canlıya kendi canını yakmadığı sürece zarar vermezler. Onların hayatıma getirdiği mutluluğu çok az insan getirdi bana.
Pierre Foglia'nın çok sevdiğim bir sözü var. Demiş ki; "Happiness is like a cat sleeping on your lap. You can't force it to come to you and you can't force it to stay with you."
Arkadaşlarımı seçerken de hayvanlara deli olmasalar da, onların yaşam haklarına saygı duymalarına dikkat ediyorum. Elbette herkesin onları sevdiği bir dünya kocaman bir ütopya. Ama kendisinden başka canlının yaşam hakkına saygı duymayan birinin bir gün kendi çıkarları uğruna dostuna dahi zarar verebileceğine inanırım.
Bütün bunların yanında çeşitli barınaklarda ve organizasyonlarda sokak hayvanlarını kurtarmak, rehabilite etmek ve yeniden sahiplendirmek için yaklaşık 6 senedir uğraş veriyorum. Çok fazla şey gördüm insanlardan nefret etmek için. Tecavüz, darp, işkence, terketme... Sokağa terketme gördüklerimiz arasında belki de en masumu kalıyor. Bu uğurda aldığımız yol bir arpa boyu bile değil ama içimizde bir şekilde sürekli yanan kurtarma ateşi pek söneceği benzemiyor.
Hayvanları kurtarıp rehabilite etme çabaları dışında en sevdiğim şey internette atlayıp zıplamak. Gerçekten! Ama oyun oynamak, zaman geçirmek için değil. Daha çok öğrenmek, daha fazla anlamak için... Her kedinin bir ruhu olduğuna inandığım gibi her sitenin de kendisine özgü bir ruhu olduğuna inanırım. Bir tarzı ,bir konsepti ve bir duruşu olduğuna... Bunu çözmek, kategorize etmek hoşuma gider.
Bolca dizi izliyorum. Son 1 senede eskiye oranla çok fazla dizi izledim. Bunda sevgilimin bir dizikolik olmasının katkısı çok elbette. Ancak onun hızına yetişmek gibi ütopik bir düşüncem de yok. Ben her bölümde yeniden başlayan dizileri seviyorum. Bir hikayeyi takip ederek, onu periyodik olarak izlemek bir yerden sonra boğuyor beni. Elbette Lost'u ve Flash Forward'ı izledim. Ama o kadar çok bölüm izlemiştim ki, sonunu da görmek istedim, hepsi bu! IT Crowd, Big Bang Theory, House MD, How Not to Live Your Life, Lie To Me, 1 Kadın 1 Erkek, Modern Family, Criminal Minds, CSI izlemeyi severim.
Korku filmleri konusunda kendimi guru ilan edebilirim. Sanırım kendimi guru ilan edebileceğim 2 şeyden biridir bu. Kediler dışında. Bunun haricinde Ben Stiller, Adam Sandler filmlerini eğlenceli bulurum. Ama eğer bir filmde Owen Wilson veya Vin Diesel varsa asla kaçırmam. Biliyorum ikisi birbirinden kel alaka oldu ama zevk meselesi :)
Oldukça koyu bir Fenerbahçeliyim. Bu da metabolizma hızım gibi aileden kalıtsal geliyor. 2006 - 2008 yılları arasında kombineli olarak tüm maçlara gittim. Son yıllarda evde kalabalıkça maç izlemek daha eğlenceli geliyor.
Bunların yanında bir müzik aletleri şirketinin küçük patronuyum. Arada bir uğrayıp hesap alıyorum ama daha çok eğlenmek için gidiyum diyelim. Katy Perry hayranıyım. RHCP, Coldplay, David Guetta, Jay Jay Johanson, Megadeth gibi birbirinden farklı müzikler dinlerim.
Bütün bunları yaparken her an yanımda olmasından çok keyif aldığım, gelecek planlarımın her köşesinde yer alan, aşkın ne demek olduğunu kafama çakan harika bir sevgilim, aynen onun gibi olmak istediğim bir annem, her adımımda beni gördüğünü ve ruhunun huzurlu ve mutlu olduğunu hissettiğim bir babam ve canımın yarısı bir ağabeyim var. Elbette dostlarım ve arkadaşlarım da...