30 Temmuz 2011 Cumartesi

Doğum günü miyavı :)

Sizin doğum gününüz var, neden evdeki patililerin doğum günü yok? Net tarihi bilmeseniz de, yaklaşık tahminleriniz olur.

Eee doğum tarihini bilirseniz, bir pasta da alırsınız artık. İşte öyle pastalardan...






29 Temmuz 2011 Cuma

Şirine Katy

Bizim jenerasyonun en sevdiği çizgi filmlerden olan "Smurfs" yani "Şirinler" filmi sonunda gösterime girdi.






Galanın göz kamaştıranı ise, Katy Perry oldu. Sizi bilmem ama Şirine'nin bu kadar sexy olabileceğini hiç düşünmemiştim.

Tırnaklar ve makyaj detayları çok eğlenceli ve güzel olmuş.

22 Temmuz 2011 Cuma

Terlemeyin!



Burada daha önce tavsiye ettiğim Yves Rocher Naturelle dışında bir yeni keşfim daha var: Nivea Energy Fresh. Kokusu limon çiçeği olduğundan hem ferahlatıcı, hem de çok hafif. Roll-on ile birlikte kullanırsanız harika sonuç veriyor ve terlemeye karşı cidden 24 saat etkili.

Üstelik hayvanlara karşı duyarlı ürünlerden. 

Şiddetle tavsiye edilir.

21 Temmuz 2011 Perşembe

Ürün Tavsiyesi - Yves Rocher Naturelle

Yaz aylarını çok seven bir insan olarak, çok deli olduğum 2 şey var:

* ter kokmak,
* buram buram parfüm kokmak

Bu ikisine de deli olduğum için bu konuda fena halde titizleniyorum. Dolayısıyla ayakkabılarıma ek olarak deliler gibi parfüm, deodorant, roll on alıyorum. Buradan hareketle, bu sene denediğim ve çok memnun kaldığım 2 tane ürün tavsiye ediyorum.

Biliyorsunuz ki, hayvanlarda test yapmayan ürünler çok önemli benim için. Elimden geldiğince o sayısız büyük ve göz kamaştırıcı markadan uzak durma çabalarım devam ediyor. Dolayısıyla 2 konuda çok zorlanıyorum: temizlik malzemeleri ve kozmetik

Kozmetikte gözü kapalı kullanabileceğiniz markalar: Avon, Clarins of Paris, Clinique, Estee Lauder, Dermalogica, Gosh, MAC, Lush, Oriflame, Yves Rocher ve Bourjois



Dedim ya, buram buram kokan parfümleri sevmiyorum, özellikle yaz aylarında. Bu yaz parfümümü buldum: Yves Rocher - Naturelle. Çok sade, hafif ve güzel bir yaz kokusu. Yanınızdan geçenlere "hey, ben burdayım" diyerek bayıltmayacak, sıkmayacak bir yaz kokusu.

Üstelik YKM mağazalarında Yves Rocher marka ürünlerde harika indirimler de var! Temmuz - Ağustos boyunca devam edecekmiş.

20 Temmuz 2011 Çarşamba

7 - 32


Yüzüklerimizi alma öykümüzü yazmıştım ya, işte o yüzükler. Gerçekten böyleler :) Yani Deniz'in  yüzüğünden, kabaca düşünürsek 3-4 tane daha yüzük çıkar bana :)


İkimiz de hayatımızın % 98'ini spor kıyafetlerle geçirdiğimizden, taşlı, böcekli, süslü modellerden hoşlanmadık. Bu sene ortasından tam tur taşlar geçen modeller pek modaymış. Ben de kuyumcunun yalancısıyım. Ama her yerde cidden o modeller var çoğunlukla.

Yalnız ben kediyle köpekle çok haşır neşir olan, suyla çokça oynayan, iki küpesini 1 aydan fazla bir arada muhafaza edemeyen biri olarak korktum taşlı,işli bir yüzük kullanmaktan. Bir de bir süre önce nişanlanan bir arkadaşım henüz 3. ayında taşların düşmeye başladığını söylemişti. Taşları takip edip, muhafaza edip, kuyumcuya götürmek konusunda zayıf bir çift olacağımızı bildiğimden de hiç yanaşmadım. 

Kapalıçarşı'nın tüm alyansçılarını gezip, gidip bu kadar düz model alan kaç çift vardır bilmiyorum. Ama çok sevdim bu yüzüğü. Tam istediğimiz gibi ve evet artık yüzüklerimiz var :)

8 Temmuz 2011 Cuma

Mutlu Yıllar Güüdüüüük! :)

Cinali Güdük bugün 1 yaşına girdi. Onu son anda sokağa bırakıldıktan hemen 10 dakika sonra aldık. 1 haftalıkken annesiz kalmıştı. Yaşlı bir yardımsever tarafından sokakta salamla beslenmişti. Minicik midesi bunları sindiremediğinden ve anne sütü almadığından bağışıklığı düşmüş ve her sokak kedisinin kaderi olan viral enfeksiyon kapmıştı.

Enfeksiyon minik kedilerde ilk önce gözü alır götürür. Oğlumuzun da bir gözü kapanmıştı enfeksiyondan. Bu öylesine illet bir hastalıktır ki, hemen müdahale edilmezse, bir gözden diğerine atlar. İki gözü de tamamen kör ettikten çok kısa süre sonra beyne sıçrar, felç eder ve öldürür.



Hayvansever bir arkadaşım, tesadüfen kediciği görüp onu kendi imkanları dahilinde bir kliniğe bırakır. Klinikte minicik bedenine aldırmaksızın ağır antibiyotiklerle tedavi edilir. Göz kurtarılır ama minicikken aldığı ağır antibiyotikler karaciğerinde büyüme yapar. Üstelik vücudundaki enfeksiyon tamamen temizlenmeden, çelimsiz minik kediyi teslim ederler iyileşti diye. Arkadaş yana yakıla yuva arar, bulamayınca ilk bakıldığı yere, bahçeye bırakılır kedicik. Facebook iletisine de bir geçici yuva bulamadığının üzüntüsünü belirtince, uzak kalamadım. Getir bize geçici dedik. Geldiğinde üstteki fotoğraftaki kadardı miniğim. Bir tshirtün 4 e katlanmış halinin bile yarısı kadardı. Ve bizim hikayemiz böyle başladı Güdük ile.




Çelimsiz, zayıf, minik, kemik torbası mantar, karaciğer büyümesi, enfeksiyon gibi pek çok hastalıkla mücadele etti. Bağışıklığı çok düşüktü. Aylarca kocaman insanlar gibi öksürdü. Çok uğraştık ama değdi. Şimdi tek problemi, fip virüsü taşıması.

Fip, uzun vadede ne yazık ki tedavisi bilinmeyen ve ölümcül bir hastalık. Bu yüzden sıcak ortamda kalması, bağışıklığının desteklenmesi, iyi beslenmesi ve aşılanmaması gerekiyor. Kısacası bu kediciğin yaşayabildiği sürece iyi bakılması şart. Bu sevimsiz konuyu burada kapatıp, bu yazının konusu olan neşeli tarafa geçiyorum.



Zor zamanlar geçirdik. Üzüldük, sevindik, korktuk, umudumuzu kaybettik. Ama o bizi hep bu olumsuz düşüncelerimiz nedeniyle pişman etti. Güdük oğlumuz, bugün 1 yaşında. Ve görünüşte zaman zaman nefes alma hırıltıları dışında sağlıklı bir kedi kadar iyi. Yaramazlıkta, rekor kırıyor. Evdeki ablalarından yediği dayağın haddi, hesabı yok. :)

Doğum günün kutlu olsun Güdüğüm. Birlikte geçirdiğimiz 11 ayda bize çok keyifli anlar yaşatarak neşe getirdin evimize. Daha nice güzel günler geçireceğiz  birlikte ve her anında yanında olacağız! Bugün sana özel kutlamalar var evde :)

Güdük ile facebooktan arkadaş olmak için tıklayın.

7 Temmuz 2011 Perşembe

Pasta demişken :)

Pastalar muhteşem ama ben en çok süper Mariolu olanı beğendim. Hemen vetoyu yedi tabii :D





5 Temmuz 2011 Salı

Hazırlık Yapmak - benim işim değil :)

Biz, bu cumartesi günü 2,5 yıla yaklaşan ilişkimizi bir adım daha ileri taşıyarak nişanlanıyoruz. Bu işin ennnn komik tarafı diyebileceğim bir yanı yok, çünkü bizimki nedense stresten çok komedi barındırıyor. Bu sanırım ikimizin de rahatlığından kaynaklanıyor.

Mesela, Deniz'in hala takım elbisesini almadık :)

Ben genelde bu konularda şanslıyımdır. Örneğin ağabeyimin düğününde gidip 3 ay önce çok sevdiğim bir butiğe brief verdim: kesinlikle 34 beden için dikilmiş olacak, daraltma vs olmayacak, kan kırmızı olacak, uzun olacak, balık model olacak, çok parlamayacak. Briefimin ardından geçen 10. günde butikten istediğim elbiseyi bulduklarını haber veren telefon gelmişti bile. Daha gelinin gelinliği dikilmeye başlanmadan, benim elbisem dolaba girmişti.



Nişan için de henüz kafamda hiç bir şey oluşmamışken, bir gün annemden bir telefon geldi. İş çıkışı buluşup, bir kumaşa bakmaya gittik. Ben bir fransız danteli hastası olduğumdan kaçırmamıştı radarları. 5 farklı renkte, altı satenle birlikte dikilen şeffaf, renkli ve narin işlemeli fransız danteli kumaşlar... Modelini hiç düşünmedim bile. Bildiğim tek şey evde olacak bir nişanda eski yüzyıl kadınları gibi kabarık ve uzun modeller giymeyeceğim olduğundan, kısa ve kolsuz elbiseye göre kumaşını aldık. Straplez, dar ve diz üstü bir elbise, süper terzi annem tarafından dikildi, dolabıma asıldı bile.

Hatta, kumaşçımız bu tonlarda ayakkabı bulmak çok kolay değil, her lame bunun altına olmaz diye bir parça kumaş da ayakkabı için vermişti. İyi ki vermiş, hakikaten ayakkabı bulamadım :) O konuda da süper insan annem, bana eski ayakkabıcımı buldu Kadıköy'de. Adamcağıza daha önce bin türlü işkenceyle bir sandalet yaptırmıştım tamamen kendi tasarımım olan. 3. yılında olmasına rağmen hala harika durumda.  Şimdi yine aynı atölye, çok beğendiğim bir ayakkabıyı kendi kumaşımla tasarladı. Harika olacak sanırım :) Üstelik, o fiyata abiye ayakkabı almanız kesinlikle mümkün değil. İsteyene adresini veririm :)

Pasta konusunu başından Ayşem'e pasladığımdan, içim en rahat olan kısım orası. :)

Ama bizim annemin etrafındaki kadın milletinin hepsi evlenmemi bekliyorlarmış. Biri zeytinyağlı sarma yapacakmış, diğeri annenle anlaşamadık ben böğürtlenli cheesecake ve mercimek köftesi yapıyorum haberin olsun diyor, öbürü bilmemne böreği yapıyor. Hepsinin de kızları var ve hepsinin kızı da 1 sene içinde evlendi. Meğer hiçbiri istediklerini yapamamışlar nişanlarda. Kızlar izin vermemişler. Hepsi tüm heveslerini benim nişanımda almaya bakıyorlar :) Farkettim ki, çatışıp "yapmayın, etmeyin" cevaplarını dinlemiyorlar. Saldım gitti, dünden beri 3 kişiye "yap valla" dedim. Onlar mutlu, ben mesut :)

Nişanda homini gırtlak yiyip, mide fesadı geçirecek olanlar için de hazırda 2 doktor var evde neyse ki :)

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Sevgili Dediğin Bugün Doğar :)

Bugün nasıl bir gün deseniz, "pazartesi işte, yağmur yağacak gibi, hiç sevmedim, çok sıkıntılı" derdim. Ama bugün öyle bir gün değil. Hiç yağmur sevmeyen bir insan olarak, sağanak yağmur yağsa da bugün benim için çok güzel bir gün. Hayatımda herşey demek olanın doğum günü bugün.

* Sabahları gözlerimi açtığımda mutlulukla gördüğüm,
* Bazı sabahlar sayesinde tembelliğin dibine vurmama neden olan,
* İzlediği tüm dizilere olmasa da, çoğuna bulaştıran ve hayatıma bir yeni bölüm beklentisi ve sezon finali sıkıntısı ekleyen,
* Pembe pamuk şeker isteğimi her seferinde bıkıp usanmadan temin eden,
* Hasta olduğumda takındığım huysuzluğa göğüs gererek sakin kalan,


* Her türlü kedi, köpek tedavi sürecinde yanımda olan, teselli eden, desteğini esirgemeyen,
* Sırf barınaktaki patisi kıvrık sokak köpeğini sahiplenmek istiyorum diye bahçeli müstakil ev arayabilen,
* Harika yemek yapan ve yemek konusundaki beceriksizliklerimi dert etmeyen, (arada bir yüzüme vurmuyor değil)
* Kedi çocuklarımıza kendi çocuğu kadar iyi bakan, koruyan, kollayan,
* Arada bir aramızda kopan büyük fırtınaları bir anda dindirip, sevgi dolu haline hızlıca dönebilen,
* Sırf ben evde çok sıkılıyorum diye, çok işi olmasına rağmen eve erken dönmeye çalışan, evde çalışmaya devam eden,
* Sevgisini her defasında dolu dolu anlatmaktan ve hissettirmekten asla çekinmeyen,
* Sarıldığında tüm sıkıntılarımı buharlaştırabilen,
* 2 yıldır her seferinde beni daha da mutlu eden "seni seviyorum"larını pinti şekilde saklamadan, söyleyebilen,


* Sponge Bob ve Patrick seviyorum diye her hafta başka bir karakterle gelen, odamı Sponge Bob çiftliğine çeviren -her sabah Sponge bob görerek uyanmayı deneyin, çok komik oluyor -
* Tek bir cümlesiyle bana kahkahalar attırabilen, 
* Hayatımın kalanında her saniyemi birlikte geçirmek istediğim,
* Bir gün uzağımda kalsa, inanamadığım şekilde çok özlediğim,



o muhteşem insanın, sevgilimin bugün doğum günü... İyi ki doğdun herşeyim.
Sen yanımda oldukça, hayat gerçekten de bana güzel :)