31 Ağustos 2011 Çarşamba

Bayram Lunaparkı

"Neden hiç  bayram gibi değil?" sorusunu tam olarak 100 defa falan duyduk anneannemden bu bayram. Zaman geçtikçe, insanlar büyüdükçe ve yaşlandıkça yollar daha da uzun geliyor olmalı. Ve bekleyen yaşlı insanlar için bayramlar artık bayram gibi olmuyor. Bizim gibi gençlikten erişkinliğe geçenlerde de kayboluyor bazı heyecanlar: bayramlıklar, harçlık gibi heyecanlar yitip gidiyor zamanla.

Bu akşam uzun, çok uzun zaman öncelerde kalan bir heyecanı hissettim yeniden. Sevgiliye yaptığım Lunapark serzenişlerim işe yaradı, Bostancı Lunapark'ın yolunu tuttuk Moda'da dondurma seansı sonrası. Hani İstanbul'da yollar, parklar bomboştu ya bayram tatili sayesinde. Bütün İstanbul Bostancı Lunapark'a doluşmuş. Aldığımız biletlerden sonra farkettik ki, tüm oyuncaklarda en az 1 saatlik sıra vardı. Biletlerimiz elimizde evimizin yolunu tuttuk tabii. Biletler 1 yıl geçerliymiş madem, eve gidelim bayram bitsin geliriz diye döndük veya kandırıldım bilemiyorum.


Ama işin özü: Deniz ile yürürken karşımda Lunapark ışıklarını görünce öyle mutlu oldum ki anlatmam mümkün değil. Babam götürürdü beni her yaz 2-3 defa. O zamanlar da zıp zıp zıplardım Lunapark ışıklarını görünce. Bu eşek kadar halimle yine zıp zıp zıplamadım desem yalan olur. Özellikle korku tüneli için neler yapmadım :)

Çocukluğumdan bir şeyleri kaybetmemiş olmak güzel geldi :)

* Fotoğraf wowturkey.com sitesinden alınmıştır. 

18 Ağustos 2011 Perşembe

İyi ki doğdun!

Hayatımın her anını paylaşmaktan keyif aldığım, çok sevdiğim, kardeşim, can dostum,

Biz aynı kaderi farklı bedenlerde yaşayan ikiz ruhlar gibiyiz. Yaşadığım her an biliyorum ki senin de hayatında farklı bir versiyonda yaşanıyor. Bizi bu kadar yakın tutan bu mudur bilmem ama bildiğim bir şey var: Çok seviyorum seni!

İnsanın her anında yanında isteyeceği bir dostu olmalı hayatında derim hep. Mutluluksa mutluluk, kederse keder...

Yeri geldiğinde Bağdat Caddesi'nde gecenin bir vakti kudurabilen, yeri geldiğinde Ada'da tüm gün yatıp güneşlenmekten de keyif alabilena, Eyüp'te sıradan bir cafede bile gülmekten boğulabilen iki deli ruhuz seninle.

Gecenin bir vaktinde de, tatilin ortasında da, iş gününün en hareketli zamanında da aradığımda karşımda "canımmm" diyen o sesi duyabilmek benim için ne anlamlı bir bilsen...

Tüm mutluluğumda, heyecanımda, keyifli anımda, kederimde, hüznümde ve gözyaşlarımda hep hemen yanımda olduğun için, o kocaman kalbini hep hemen benimkinin yanında hissettirdiğin için çok teşekkür ederim. Biliyorum, dostluğumuz Statler ve Waldorf kadar uzun ve eğlenceli geçecek :)




Sakın kaybolma bir yere, daha çooook teşekkür yazısı yazacağım sana!

15 Ağustos 2011 Pazartesi

16

Rakamlar arttıkça, aci azalıyor baba. Acı azalıyor ama giderken yanında anılarımızı, yüzünü, sesini de beraberinde götürüyor her bir nefesimde. Seni toprağa koyarlarken kalbimde açılan  mezarın kadar derin boşluk gittikçe derinleşiyor.  Sanki hiç yaşanmamış o günler gibi oluyor bazen, hayatımın en harika adamı hiç yaşamamış gibi... Hayali bir arkadaşımmışsın da ben büyüdükçe sen silikleşip, gitmişsin gibi...

Hani sensiz büyüdüğüm tüm o günlerde dedikleri "o seni görüyor, duyuyor" cümleleri de anlamsızlaşıyor gittikçe. Görsen, duysan duramazdın oralarda benden, bizden uzak, biliyorum. Artık inanmıyorum onlara. Ruhun bir yerlere gidip, huzur buldu mu bilmiyorum ama toprakta eriyip yok oldun onu biliyorum.

Bu sene bana son hediyeni kaybettik. Karakız, geçtiğimiz aylarda yaşlanıp, eceliyle, son anına kadar sevilerek gözlerini kapadı bu hayata. Ama senin bana aşıladığın o sevgiyle, onlarcasını yaşatmaya çalışıyorum.

Evleniyorum baba. Şimdi bile zorlanıyorum bunu yazarken. Yaşasan, eminim çok zorlanacaktım bunu sana söylemek konusunda. Pek hoşlanmayacaktın bu durumdan. Sevmeyecektin beni biriyle paylaşmayı. Eminim çok sevecektin onu da. Yine de belli etmeyecektin asla. Sırf senden korksun da, bana iyi baksın diye kimbilir daha neler yapacaktın. Herşeyi kıskanacaktın biliyorum, aranızda kalıp kimbilir neler çekecektim. Ama idare ederdik birbirimizi biliyorum :) O gün, o büyük gün aynada kendime bakarken kısacık bir an için seni gülümserken hatırlayabildim.

Çok özledim, senin bana o gülümsemeyle uzun uzun baktığın günlerimizi...