24 Kasım 2009 Salı

Bir Öğretmenle Yaşamak


Öğretmenler hayatımızın her yerindeler... Ana okulundan üniversiteye kadar. Dahası bir öğretmen çocuğuysan, okuldan sonra da devam eder öğretmenle hayat.

Küçükken okuldan çıkıp evde rahat etmek diye bir kavramın olmaz. Daha yemeği yer yemez dikilir başına "ödevlerine bakalım" diye. Oflayıp puflamak çare değildir.

Okulda yaptığın her türlü yaramazlıktan hemen haberi olur. Çünkü sınıf öğretmenin kankasıdır. 1. sınıfta aşıdan kaçayım dersen, hayatının hatasını yaparsın.  Yakalandığın yetmez gibi ilk aşıyı yiyen de sen olursun. Diğer taraftan aşıdan korkuyorsan, diğer çocukların aksine annen hemen yanındadır.

Bu arada, öğretmenler odasının önünden geçerken, bir el seni tutup içeri çekerse sadece bir kere korkarsın. Çünkü bu içeri çekilme, öğretmenler odasındaki muhteşem kekli börekli tenefüsten faydalanman için annen tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu arada diğer öğretmen çocuklarıyla da ilk defa burada tanışırsın, sonra kankan olurlar. Diğer çocuklar simit kemirip, kantin sırası beklerken sen ev yapımı kek, börek, çörek yersin.

Bu işin en kötü tarafı, her yazılı notunu senden önce öğrenir. Ama diğer taraftan veli toplantısından hayatta korkmazsın.


Ha bu arada evdeki herşeyi öğretmenine anlatır. Örneğin, çocukken kahvaltıda yumurta yemeyen iki kardeştik. İğrenç kokardı burnuma ki hala da öyle kokar. Zorla yumurta yediremeyince öğretmenime söylerdi. Öğretmenim de gelip, şöyle bir sınıfa göz atar ve "Burcu, bugün yumurta yemedin mi? Gördüm ben." derdi. Nerden gördüğü bu olayın en bomba yeridir. Mutfaktaki prizden görbildiğini söyledikten sonraki 6 ay boyunca her sabah kahvaltıda ağlaya ağlaya yumurta yedim. Sonradan babam prizin yerini değiştirince yemekten kurtuldum. Yıllar sonra annemle, öğretmenim bunu anlatıp anlatıp güldüler bana.

Bu arada ağabeyim de benim öğretmenimin öğrencisiydi. Zavallı öğretmenimiz tam 10 sene bizim aileden kurtulamamış. Yine birinci sınıfta hiç zayıf almayan ağabeyim bir gün eve dönerken anneme "anne sınıfta ağlayanlar var. Zayıf almışlar. Neden ağlıyorlarki?" diye sorunca, bir sonraki sınavdan bil bakalım kim zayıf almış? Ve ağlayarak öğretmenler odasına koşturan zavallıya kıs kıs gülen iki öğretmen :)

Evet, annem merak ettiğimiz herşeyin cevabını yaşayarak öğrenmemizden yana olduğundan yaptı bunları...

Ama ilk okulun en güzel yanı, 5 sene boyunca hiç çanta taşımamış olmam. Hiç! Annem sağolsun, hep o taşırdı çantamı.

İlk okul bitince kurtulduk mu annemin bu hayatımız boyunca dalga geçen öğretmen arkadaşlarından? Hayır! Ağabeyimin ardından ben de Anadolu Lisesi'ne başladım. Tüm ilk okul hayatım aynen lisede de devam etti. Çünkü büyük bir kısım öğretmenin çocukları da bizim ilk okuldan çıkmaydı. Dolayısıyla öğretmenler yine annemin arkadaşlarıydı. Her şey anında olmasa da 5 dk gecikmeyle anneme gidiyordu elbette. Bu sayede annemden hiç bir şey saklamadan büyüyen bir çocuk oldum.  Ama çantamı kendim taşıdım ki bu illet bir durumdu.

Kısacası hayatımın en anlamlı insanlarından biri öğretmen! Herşeye rağmen bu ülkede hiç değer görmeyen, üç kuruşla hayatta kalma mücadelesi veren öğretmenlerden biri de benim annem. Yine de bilirim ki herşeye rağmen bugünün kutlanması onlar için çok anlamlıdır. Bu yüzden tüm öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder