25 Ağustos 2010 Çarşamba

Onlar Cennette, Biz Cehennemde

Önce oğlumuz gitti "cennet" gibi olduğuna inanmak istediğimiz bir yere...

Sonra 2 gün önce bir gece bir iş arkadaşımın 17 yaşındaki güzel köpeği, can dostu Tony gitti oraya. Telefonda acıyla ağlayan birine hayvan mezarlığı tarif etmek bu dünyanın en kötü konuşması :(


Dün, akşam üstü sevgili arkadaşım Bade'nin güzel kedisi Ponpon şeker komasına girdi. Tam şekeri düştü dediğimiz anda tekrar 400'e fırladı ve ne yazık ki, onu da gönderdik orası her neresiyse :( Bade de, her dostunu kaybeden safkan insan gibi yatıp bir daha kalkmamak istedi.

Bade'nin facebook güncellemesi onlarca yorum aldı, o kadar doğruydu ki :( "

bi kedinin gelişiyle size getirdiklerini, anca giderken actıgı boslugu gorunce anlarsınız....

Bugün, aylardır belki de her günü "ne yapabiliriz"lerle geçirdiğimiz, birbirini hiç tanımayan 1427 kişiyi birbirine kenetleyen Paşa'mız sonsuz  bir huzura gitti. Biz buna inanmak istiyoruz. Bugün 1427 kişinin hepsi benzer saatlerde, gözyaşları döktü nerede olduklarına aldırmadan... Çoğumuz ofislerdeydik. Ve evet ben de koptum bir süreliğine. Gözlerimin ucunda tuttuğum yaşlar, sevgilimin içine doğmuş gibi "napıyosun" mesajıyla iniverdi gözlerimden yanaklarıma.

Tüm kemikleri derisine yapışmış, açlıktan ve susuzluktan anemik hale geldiğinde bulunmuştu. Pek çok sorunu vardı sadece birileri 2 gram suyu çok gördüğünden...

Aylar sürdü hastalıklarının teşhisi... İşte bu arada İlknur, onu bulan ona bu kadar süre hayat veren kadın, hepimizi birbirimize kenetledi. Sürekli birbirini yiyen hayvansever camiasına inat, herkes Paşam için çalıştı. Yurtdışında yaşayan Türk biyologlar bile girdi işin içine. Binlerce kişi hepimiz tüm tahlil sonuçlarının çıktılarını götürdük veterinerlerimize. Serumları, ilaçları, maması, kemiği, ... Kim elinden ne geldiyse onu yaptı.

En çok da İlknur, o koca oğlana annelik yaptı tam anlamıyla. Onun için direndi, dayandı, tüm olumsuzluklara kulaklarını tıkadı. Antalya'nın sıcakları basınca çadırı bile oldu oğlumuzun. Ve işte bir gece acı çekmeden melek oldu kocaman Paşamız. Tosun oğlum gibi, bir kere bile oyun oynayamadan, koşturamadan gitti "cennet"ine.

Bir sokak hayvanına çarpıp kaçanlar... Onlara bir gram yemeği, bir kaç yudum suyu çok görenler... Şimdi mutlu olabilirsiniz. Bizim acımız, sizin mutluluğunuz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder